Mekke merkezli bu ümmet, Arş´tan inen Şeriat´ıyla, yine Arş´a yükselmeye çalışan ezanlarıyla insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmettir. İnsanlığın var oluş maksadı bu ümmette tecelli etmiştir. Başına gelen bin bir musibet, makûs tarihi, mevcut kara bulutlar altındaki coğrafyası onu bu üstün konumundan indiremez. Bu ümmet merhum bir ümmettir. Topraklarında meydana gelen depremler, insanlarının toprağa serilmiş cesetleri, savaşları, başına örülmüş çorapları onun rahmet görmüşlüğündendir. Önceki ümmetlerin ahirete ertelenmeyen cezaları yerine, bu ümmetin gözlerle izlenebilen sıkıntıları, aslında ahirette daha çok rahmet görmesi için dünyada iken belalara uğratılmasıdır.

Bu ümmet, dünya ile ahireti birleştiren, ruhbanlık yerine gündüzü meydanlarda geceyi seccadelerde geçiren, mal kazanan ama ona esir olmayan, karşı cinsten kaçmayan bilakis karşı cinsle ilişkisini cihat düzeyinde ibadete dönüştüren bir anlayışa sahip olduğu için işi çok, zihni yoğun, düşmanı bol bir ümmettir. Dünyada ahireti kazanmak ama dünyayı da imar etmek kadar ağır projeler bu ümmetin sırtına yüklenmiştir. Uzun yolların, geçit vermez bilinen yamaçların izinde olmanın ağırlığı vardır onun üzerinde.

Bu ümmet, rahmet görmüş bir ümmettir:

´Benim bu ümmetim rahmet görmüş bir ümmettir. Ahirette azabı yoktur. Onun azabı dünyadaki fitneler, depremler ve ölümlerdir.´ (Ebu Davud, Fiten, 7/4278)

Bu ümmetten Allah´a şirk koşmadan ölen herkes, zina da etse, hırsızlık da yapsa er geç cennete girecektir. (Buharî, Cenaiz, 23/1237; Müslim, 272) Dua hakkını, ahirette ümmeti için saklayan Peygamberinin şefaati ile bu ümmet, en büyük şefaatin sahibi olarak mahşer yerine gelecektir. (Müslim, İman, 86/488)

Büyük çanaklar kırmış olan ağır günah sahipleri bile şefaat görecek, onlar bile Muhammed ümmetinden olmanın erişilemez meziyetleri ile cennet bulacaklardır. (Ebu Davud, Sünne, 23/4739)

Bu ümmet, sapık bir görüşte birleşmeye karşı korunmuş bir ümmettir. Aralarında farklılık olur ama ana çizgiden sapmada hiçbir zaman birleşmezler. Bir grup yiğit, asıl çekirdeği kıyamete kadar korur. (Ebu Davud, Fiten, 1/4253) Çünkü bu ümmet, insanlığın son umudu, Allah´ın insanlık için takdir buyurduğu projenin son ve asıl şeklidir. İçinde bozulmuşları bulunabilir ama ümmet esastan hiçbir zaman bozulmaz. Müslümanların içinden şu veya bu akımlara kayanlar bulunabilir fakat Müslümanlık ebediyen değiştirilemez. Önceki dinlerin başına gelenler bu dinin başına gelmeyecektir. İmanımız da bunu söyler, üzerinde binlerce vahşi planların yapıldığı tarihimiz de buna şahitlik eder.

Yağmur gibi

Başı mı hayırlı sonu mu hayırlı belli olmaz; bu ümmetin ne zaman nerede kıyam edeceği bilinmez. Hayrın ne zaman çiçek açacağı kestirilemez. Hep umut yüklüdür, sürekli heyecanlıdır. Her gün bir Halid ile uyanma sevdası taşır. Her yer bir Musab ile Medineleşebilir bu ümmet için. Muhammed aleyhisselamın ümmeti yağmur gibidir; umut yüklüdür, dünü de yarını da... (Tirmizî, Edeb, 81/2869) Kimileri Peygamberlerini yüz yüze gördüğü için kazanacak işler yaptı, kimileri de onun sevdasını içine bir kor gibi gömdüğü için yaptıkları ile kazanacaktır. Ama herkes kazanabileceği yerde ve zamandadır. O sevgi pınarından asırlar sonra gelmenin, Bedir, Uhud görememiş olmanın getirdiği bir kayıp yoktur; herkes heyecanlıdır, herkes aynı hedeften kazanmaya adaydır. Sevda aynı sevda, hedef aynı hedeftir. (Müslim, Cenne, 4/7145)

Ne imanda ne de bağlılıkta, en öndeki Peygamber aleyhisselamla bağ hiç kopmadan, incelmeden durmaktadır. Kim bir salavat getirirse onun salavatı peygamberini bulur. O onun adamı olarak kaydedilir. Her yer Medine, her yer Bedir´dir. Her Cuma günü, onunla buluşulan bir bayram günüdür.

Doğu ile batı arası bu ümmetin olacaktır. Altın da, altına hükmeden saraylar da onun olacaktır. (Müslim, Fiten, 5/7258)

Hizmet etmek

Bu ümmetten olmak bir farklılık olduğu gibi, bu ümmete hizmet etmek, ümmetten birinin işini görmeye yardım etmek, dulu yetimi ile alakadar olmak, fakirine yardım etmek hatta memurluğu gereği bir işte bulunuyor olmak bile, Peygamber aleyhisselamın duasına ermektir. (Müslim, İmare, 5/4722)

Bu ümmete hizmet öyle bir iştir ki, kişinin kendi doğurduğu kız çocuğunu büyütmesi bile Allah için yapılan işlerden sayılmış ve karşılığı cennet olarak belirlenmiştir. Üç kız çocuğu büyüten hatta bir kız çocuğunu büyüten, onu bu ümmete insan yetiştirecek bir anne olarak hazırlayan cennetle ödüllendirilmiştir. (Buharî, 5995; Müslim, 6693; Ahmed, 14247; Tirmizî, 1916)

Yükü ağır, işi zor, imtihanı çetin ama ahireti güzel, cenneti kati bir ümmettir bu ümmet. Yorulur usanmaz, gözü yaşarır bıkmaz, ufku açık, müjdesi büyük bir ümmettir. Dünyadadır, dünya için değildir.

Bu ümmet büyüktür, azizdir, merhumdur.

Bu ümmet, Muhammed aleyhisselamın ümmetidir.